Make your inbox happier!

Subscribe to Our Newsletter

Topkapı Sarayı – Osmanlı İmparatorluğu’nun Merkezi

Topkapı Sarayı, Osmanlı sultanlarının döneminde, özellikle II. Mahmud'un hükümetine kadar (1839-1860), yaklaşık dört yüzyıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezi olarak işlev görmüştür. Saray, dört avlu ve bir haremler bölümünden oluşmaktadır. Bugüne kadar ayakta kalan en büyük ve en eski saray olarak dünya çapında büyük öneme sahiptir. 1453’te İstanbul’un fethinin ardından genç Sultan Mehmet, imparatorluğun başkentini İstanbul’a …

Topkapı Sarayı, Osmanlı sultanlarının döneminde, özellikle II. Mahmud’un hükümetine kadar (1839-1860), yaklaşık dört yüzyıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun merkezi olarak işlev görmüştür. Saray, dört avlu ve bir haremler bölümünden oluşmaktadır. Bugüne kadar ayakta kalan en büyük ve en eski saray olarak dünya çapında büyük öneme sahiptir. 1453’te İstanbul’un fethinin ardından genç Sultan Mehmet, imparatorluğun başkentini İstanbul’a taşıyarak sarayını burada, şehir merkezine yerleştirip inşa etmiştir. Topkapı Sarayı, Türk Saray mimarisinin geleneksel bir örneği olarak ün kazandı. Saray, sadece sultanın evi olmakla kalmayıp aynı zamanda yönetim merkezi, bakanlar kurulunun toplandığı yer, hazine, darphane ve devlet arşivlerinin bulunduğu alan olmuştur. İstanbul’un ilk yerleşim yerinin bulunduğu tepede, Altın Boynuz, Boğaz ve Marmara Denizi’nin muazzam manzarasını sunmaktadır.

Saray, 5 kilometre uzunluğunda bir surla çevrilidir ve tarihi yarımadanın ucunda, 700.000 metrekarelik bir alana yayılmaktadır. Üç avluya ayrılmış olan saray, her birinin farklı bir işlevi vardır. Bu yönleriyle Osmanlı İmparatorluğu’nun kalbi, merkezi ve beyni olmuştur. Zamanla, sultanların özel yaşam alanı olan haremler de burada yer almaya başlamıştır. 1924’te ise Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği üzerine müze haline getirilmiştir. Sarayın içinde sergilenen farklı sanat eserleri, çiniler, mimari stiller, mücevherler (örneğin ünlü kaşıkçı elması) Türk sanatının zenginliğini ve farklı kültürlerin birleşimini yansıtmaktadır.

Topkapı Sarayı

Topkapı Sarayı’nın Bölümleri:

İmparatorluk Kapısı (Bab-ı Humayun)

Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan bu kapı, sarayın ana giriş kapısıdır ve halkın ilk avluya kolayca girebileceği kapıdır. Kapının üzerinde 1478 yılına tarihlenen bir kitabe bulunmaktadır. Bu kapı, Ali bin Yahya Sofi tarafından yazılmıştır. II. Mahmud ve Abdülaziz’in tuğraları, Bab-ı Humayun’un onlara ait olarak onarıldığını gösterir.

Birinci Avlu

Birinci avlu, halkın girebileceği tek avlu olup İmparatorluk Kapısı’ndan girerler. Sarayın en büyük avlusudur. Kapının dışında yer alan görkemli çeşme, 18. yüzyıl Türk sanatının güzel bir örneğidir. Bu avluda sarayın fırını, darphanesi, saray muhafızlarının odaları ve odun depoları yer alır. Ayrıca, Çinili Köşk ve Arkeoloji Müzesi de bu avludadır.

İkinci Avlu

İkinci avluya, sarayın en önemli giriş kapısı olan Selamlık Kapısı’ndan insanlar girer. Burayı, devletin merkezi ve hükümetin işlediği alan olarak bilirler. Yalnızca sultanlar bu avluya atlı olarak girebilir, bazen resmi işler için halk da girebiliyordu. Devlet törenleri burada yapılır. Sarayın tek kulesi burada yer alır; bu kule ‘Adalet Kulesi’ olarak adlandırılır çünkü devletin yüksek yargı organı olan divan burada toplanırdı.

Üçüncü Avlu

Üçüncü avlu, sultanın özel alanıydı ve yalnızca özel izinle girilebilirdi. Bu avlu, Harem-i Hümayun ve sultanın aile üyelerinin yaşadığı özel bölümlerden oluşur. Sarayın taht odası, hazine ve kutsal emanetlerin saklandığı odalar da bu bölümde yer alır. Sultanlar, yabancı elçilerle ve yüksek devlet görevlileriyle burada görüşürlerdi. Bu odada güvenlik nedeniyle, hizmetliler genellikle sağır ve dilsiz kişiler arasından seçilirdi. Ayrıca, avludaki Ahmet III Kütüphanesi, barok ve Türk mimarisi karışımının uyumlu bir örneğidir.

Dördüncü Avlu

Dördüncü avlu, Sofa-i Hümayun adı verilen teras ve Lale Bahçesi’nden oluşur. Lale Bahçesi, Sofa Köşkü, Sofa-i Hümayun Bahçeleri, Sofa Camii, Mecidiye Köşkü ve kıyafet odası ile çevrilidir.

Hazine

Topkapı Sarayı Müzesi’nin hazine bölümü, dünya çapındaki en zengin koleksiyona sahip olup, burada Türk sanatının başyapıtlarının yanı sıra, diğer ülkelerin sanatından örnekler de bulunmaktadır. Hazine odasında, Hindistan ve Avrupa gibi bölgelerden gelen koleksiyonlar da sergilenmektedir. Burada sergilenen en değerli eserlerden biri Kaşıkçı Elması’dır. Elmas, 86 karat büyüklüğündedir ve dünya çapında ünlüdür.

Topkapı Sarayı

Harem

Harem, Arapçadaki “yasak alan” anlamına gelir. Sultan ve ailesinin özel yaşam alanıydı. Genellikle dışarıdan gelen kadınlar, çok küçük yaşlardan itibaren hareme kabul edilip burada eğitilirlerdi ve padişah en zeki ve güzel olanları seçerdi. Haremdeki rekabet oldukça yoğundu. Başlangıçta 400 odadan oluşan harem, zamanla daraltıldı, ancak sonra genişletildi ve değiştirilmiştir. Harem bölgesinin yalnızca bir kısmı halkın ziyaretine açıktır. Ziyaretçiler, bu loş koridorlarda ve boş odalarda eski zamanları hayal edebilirler.

Silah Koleksiyonu ve Divan Salonu

Devlet hazinesi, saraydan ayrılmadan önce devletin en önemli organı olan divan ile bağlantılıydı. Sekiz kubbeli bu binada, Osmanlı İmparatorluğu’nun kullandığı eski silahlar sergilenmektedir. Ayrıca, sarayın içindeki askerî silahlar, zırhlar ve diğer ülkelerden alınan silahlar sergilenir. Divan, vizierler ve sekreterlerden oluşuyordu ve en yüksek vizier toplantıları yönetirdi. Sultanlar, bu toplantılara katılmazdı ancak yüksek bir pencereden görüşmeleri izlerdi.

Kostümler

Sultanların giyimleri ve elbiselerinin benzersiz koleksiyonu, sarayın avlusunun sağ tarafında sergilenmektedir. Bu koleksiyon, 15. yüzyıldan beri özel sandıklarda korunan 2.500 el yapımı kostümü içeriyor.

Mutfaklar ve Çinili Koleksiyon

Saray mutfakları ve Çinili Koleksiyonu, 2.500 parça Çin ve Japon porseleni içermektedir. Mutfaklarda, binin üzerinde aşçı ve yardımcıları, sarayın çeşitli bölümlerinde yemek hazırlayıp sunmakla sorumluydu. Bugün mutfaklarda sergilenen porselenler ve cam eşyalar, İstanbul’da üretilen porselenleri de içermektedir. Sarayda toplamda 10.700 parça Çin porseleni bulunmaktadır. Bu koleksiyondan bazı parçalar Saray Mutfakları’nda sergilenmektedir. Ayrıca, 17. ve 19. yüzyıllardan kalma 730 Japon porseleni de bu koleksiyonda yer almaktadır.

Mevzu.Blog

Mevzu.Blog

Dijital dünyada ses getiren ve her kesimden okuyucunun ilgisini çeken benzersiz içeriklerle dolu bir viral dergi platformudur. Amacımız, hem bilgilendirici hem de eğlenceli içerikler sunarak okuyucularımıza değer katmaktır.
Keep in touch with our news & offers

Subscribe to Our Newsletter

Comments

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir