Allah-u Teala, Kur’an-ı Kerim’de sabır ın önemini ve faziletini pek çok ayet-i kerimede beyan etmiştir. Allah'u Teala buyuruyor ki: "Ey iman edenler! Sabredin, sebat edin ve (Allah yolunda) nöbet bekleyin..." (Al-i İmran: 200) Diğer bir ayet-i kerime: "Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve meyvalardan eksiltme ile imtihan edeceğiz. Ey Habibim! Sabredenleri müjdele." …
SABIR

Allah-u Teala, Kur’an-ı Kerim’de sabır ın önemini ve faziletini pek çok ayet-i kerimede beyan etmiştir.
Allah’u Teala buyuruyor ki:
“Ey iman edenler! Sabredin, sebat edin ve (Allah yolunda) nöbet bekleyin…” (Al-i İmran: 200)
Diğer bir ayet-i kerime:
“Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve meyvalardan eksiltme ile imtihan edeceğiz. Ey Habibim! Sabredenleri müjdele.” (Bakara:155)
Diğer bir ayet-i kerime:
“Ancak sabredenlere ecirleri eksiksiz olarak ödenecektir.” (Zümer: 10)
Diğer bir ayet-i kerime:
“Ayrıca kim sabreder ve (suçları) örterse şüphesiz işte bu takdir edilecek hususlardandır.” (Şura:43)
Diğer bir ayet-i kerime:
“Sabır ve namaz ile Allah’dan yardım isteyin. Şüphe yokki Allah Sabredenlerle beraberdir.” (Bakara: 153)
Diğer bir ayet-i kerime:
“Andolsun içinizden (Allah yolunda) cihad edenleri ve sabredenleri ayırana kadar sizleri imtihan etmeye devam edeceğiz.” (Muhammed: 31)
Sabrı teşvik eden ve faziletini beyan eden ayet-i kerimeler oldukça çok olmakla beraber insanlar tarafından da bilinmektedir.
Sabır ‘la İlgili Hadis-i Şerifler
1/25- Ebu Malik el-Haris b. Asım el-Eşari (Radıyallahu anhu) anlatıyor:
“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Temizlik imanın yarısıdır. (Bir) “Elhamdulillah” sözü mizanı doldurur. Subhanellahi vel hamdulillahi tesbihleri -yahut bu söz- gökler ile yer arasını doldurur. Namaz nurdur. Sadaka (sahibinin) imanına) delildir. Sabır ziyadır Kur’an-ı Kerim lehine yahut aliyhine hüccet (mazeretini geçersiz kılacak veya seni kurtarmaya yarayacak delil) dir. Herkes sabahleyin evinden çıkar. Ya nefsini (Allah’a) satar ve onu (Cehennem azabından) azat eder. Ya da onu (nefis ve şeytana kul edip) helak eder.”
2/26- Ebu Said Sa’d b. Malik b. Sinan el-Hudri (Radıyallahu anhuma) anlatıyor: “Ensar’dan bazıları Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’dan sadaka istediler, O da verdi. Sonra yine istediler yine verdi. Nihayet yanındakiler tükenip eliyle var olan herşeyi dağıtınca onlara:
Yanımda sadaka malından daha olsaydı onu sizden asla saklamazdım. Her kim (dilenmeyip) iffetli yaşamak isterse Allah (Celle celalühu) onu iffetli yaşamaya muvaffak eder. Kim kendini zengin gösterirse Allah (Celle celaluhu) onu zengin eder. Her kim de sabretmeye çalışırsa Allah (Celle celalühu) onu sabırlı kılar. Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha bereketli bir bahşiş verilmemiştir.”
3/27- Ebu Yahya Suheyh b. Sinan (Radıyallahu anhu) anlatıyor:
“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Hayret şu müminin işine! Zira herşeyi kendisi için hayırdır. Bu ayrıcalık yalnızca mümin için geçerlidir. (Şöyleki): O’na sevindirici bir şey isabet edip şükretse bu, kendisi için hayır olur. Üzücü bir şey isabet etse ve sabretse; bu da kendisi için hayır olur.”
4/28- Hz. Enes (Radıyallahu anhu) anlatıyor:
“Hz.Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) ağırlaşıp, ölüm sekeratı onu bayıltmaya başlayınca (Kerimesi) Hz.Fatıma (Radıyallahu anha: “Vah babacığımın ızdırabına!” dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem):
“Bu günden sonra baban üzerinde ızdırap yoktur.” buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dar-u bekaya irtihal edince Hz.Fatıma:
“Ey Rabbinin davetine icabet eden babacığım! “Firdevs” cenneti makamı olan babacığım! Ey Cibril-i Emin’e ölümünü haber verdiğimiz babacığım” dedi. (ve O’na mersiyede bulundu) Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) defnedilince de:
-“Ey Enes! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’ın üzerine toprak atmaya nasılda gönlünüz elverdi?” dedi.
Sabır ve İmtihan
5/29- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’ım azatlısı, dostu ve dostunun oğlu Ebu Zeyd Üsame b. Zeyd b. Harise (Radıyallahu anhu) anlatiyor:
“Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem)’in kızı (Zeynep); “oğlum ölüm döşeğindedir, bize gelin” diye Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’a haber göndermişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’da kızına selam ederek şu cevabı ilettirdi:
– “Aldığı şey de, verdiği şey de Allah (Celle celalühu)’ın dır. Her şeyin O’nun katında belli bir eceli vardır. O halde sabırlı ol ve sevabını Allah’dan bekle.” Bunun üzerine kerimeleri kendilerine and vererek, “illaki gelsin” haberini iletti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’ da yanına Sa’d b. Übade, Muaz b. Cebel, Übeyy b. Ka’b, Zeyd b. Sabit ve bir kaç sahabi (Radıyallahu anhum) olduğu halde kalktı (ve kerimelerinin evine gitti) Hasta çocuk Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’a verildi. O’da çocuğu kucağına aldı. Ruhu çıkmak üzere idi. Hadise karşısında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’in gözleri (yaşlarla) dolup taştı. Sa’d (Radıyallahu ahnu):
Bu ne hal ya Resulullah!
Bu (göz yaşları) Allah (Celle celalühu)’ın kullarının gönüllerine ilka ettiği merhameti (nin eseri)-bir rivayette de: “Kullarından dilediği kimselerin kalplerine koyduğu merhameti(nin eseri)dir. Allah (Celle celalühu) kulları içerisinde ancak, çok şefkatli olanlarına rahmetiyle muamele eder.” Taka’ku: Hareketlenmek ve sarsılmak ahlamındadır.