Make your inbox happier!

Subscribe to Our Newsletter

GÜNAHLARA TÖVBE ETMEK

Tövbenin Kabul Edilmesi ve Müjdelenmesi Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) sabah namazını kılınca izzet ve celal sahibi olan Allah tarafından tövbe mizin kabul edildiğini halka ilan etmiş. Onlarda bu haberi bize müjdelemek için koşmuşlardı. Diğer iki arkadaşlarım tarafına da müjdeciler gitmişti. Bana müjde için iki kişi koştu. Biri atıyla bana doğru koşarken diğeri de (yaya) …

Tövbenin Kabul Edilmesi ve Müjdelenmesi

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) sabah namazını kılınca izzet ve celal sahibi olan Allah tarafından tövbe mizin kabul edildiğini halka ilan etmiş. Onlarda bu haberi bize müjdelemek için koşmuşlardı. Diğer iki arkadaşlarım tarafına da müjdeciler gitmişti. Bana müjde için iki kişi koştu. Biri atıyla bana doğru koşarken diğeri de (yaya) koşarak sel dağına tırmanan Eslem kabilesinden (Hamza b. Amr adında) bir zattı. (Atıyla koşan da Zübeyr b. Avvam’dır.) (Dağın üzerinden gelen) ses, at’tan daha çabuk gelmişti.

Sesini işittiğim müjdeci bana gelince üzerimdeki iki elbiseyi derhal çıkarıp müjdelik olarak, vallahi o gün bundan başka elbisem yoktu. Emanet iki elbise aldım ve giyip Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’a insanlar akın akın beni karşılıyor ve tevbemin kabulünden dolayı beni tebrik edip:

“Allah (Celle celaluhu)’ın tevbeni kabul buyurması sana kutlu olsun” diyorlardı. Nihayet varıp mescide girdim. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) oturmuş, etrafını ashab çevirmişti. Talha b. Ubeydullah (Radıyallahu anhu) derhal kalkıp bana doğru koştu ve benimle musafaha yapıp tebriklerini iletti. Vallahi Muhacirlerden O’ndan başka kalkan olmamıştı. 

Tövbe ye İman

Rasulullah’ın Müjdesi ve Tövbe ye İman

Hz. Talha’nın bu davranışını hiç unutmazdı. Ka’b (Radıyallahu anhu) hadisenin devamını şu şekilde anlattı: “Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’a selam verdiğimde vech-i saadetleri sevinçten şimşek gibi parlayan bir bakışla:

“Ananın doğurduğu günden beri geçen günlerinin en hayırlısı (bu gündür) müjde sana” buyurdu.

“Ya Resulullah! Bu müjde sizin tarafınızdanmı, Allah (Celle celalühü) tarafındanmı? “Hayır! Bilakis İzzet ve Celal sahibi olan Allah tarafından.”

Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sevindirildiği zaman vech-i saadetlerinde bir parıltı belirirdi. O kadar ki mübarek yüzleri sanki bir ay parçası olurdu. Ve biz mübarek vechine baktığımız vakit bunu anlardık. Varıp huzuruna oturduğumda:

“Ya Resulullah! Allah (Celle celalühu) ve Rasulu için malımın bir kısmını ayırıp tasadduk etmem tevbemdendir.” dedim. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem):

Tövbe ye İman

“Malının bir kısmını kendine sakla. Zira bu senin için daha hayırlıdır” buyurdu.

“Hayber’de ki hissemi ayırdım” dedim ve ekledim: “Ya Resulullah Allah (Celle celalühu) beni, yanlız doğruyu söylediğim için kurtardı. Hayatım boyunca doğru olandan başka bir söz söylemeyeceğimde tevbemdendir” dedim. Vallahi bu sözü Resullullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’a söylediğimden bu güne dek müslümanlardan hiçbirisini bilmiş değilim ki doğruyu söylemekte Allah (Celle celalühu) bana yaptığı imtihandan daha güzelini ona yapmış olsun.

Vallahi ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’a bu sözleri söylediğimden bu güne dek bilerek yalana başvurmadım. Ve ben öyle umuyorum ki geri kalan ömrümde de Allah (Celle celalühu) beni (yalana düşmekten) koruyacaktır.

Allah’ın Tövbe İle İlgili Ayetleri

Ka’b (Radıyallahu anhu) dedi ki:

“Ve Allah’u Teala hakkımızda şu ayetleri indirdi:

“Andolsun ki Allah, Peygamberini ve ona zorluk anında tabi olan muhacirleri ve ensarı da tevbeye muvaffak kıldı. Ve sonra onların tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü o çok esirgeyen ve çok bağışlayandır. Savaştan geri bırakılan üç kişinin tevbelerini de kabul buyurdu. Öyle ki yeryüzü bunca genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah (in gazabın)’dan, yine Allah’dan başka sığınacak bir yer olmadığını anladılar. Sonra onları da eski hallerine dönsünler diye tevbeye muvaffak kıldı. Şüphe yok ki, yalnızca Allah tevbeyi en çok kabul eden, hakkıyla esirgeyendir. Ey iman edenler! Allah’dan korkun ve doğrularla beraber olun.” (Tevbe: 117-119)

Ka’b (Radıyallahu anhu) sözlerini şöyle sürdürdü: “Vallahi Allah (Celle celalühu)’ın bana ihsan buyurduğu nimetler içerisinde, beni İslam’a hidayetinden sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’a doğru söyleyişimden ve yalan söyleyip yalanları neticesinde helak olanlardan olmayışımdan daha büyük nimet ihsan buyurmamıştır. Zira Allah (Cellecelalühu) yalan söyleyenler hakkında vahyi indirdiğinde her hangi bir kimseye söylenebilecek en kötü şeyi söylemişti.

Nitekim Allah’u Teala şöyle buyurmuştu:

“Onların yanına döndüğünüz vakit kendilerinden iraz etmeniz için Allah’a anddecekler. O halde onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardırlar. Kazandıkları (günahları) na karşılık varacakları yer de Cehennemdir. Kendilerinden razı olasınız diye size yemin edecekler, eğer siz onlardan razı olursanız, şüphesiz ki Allah, fasıklar topluluğundan razı olmaz” (Tevbe: 95-96)

Tövbe ye İman

Ka’b’ın Doğru Söyleme ve Tövbe Üzerine Düşünceleri

Ka’b (Radıyallahu anhu) şöyle devam etti: “Biz üçümüz öbürleri Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’a yemin ettikleri ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) yeminlerini kabul buyurup onlara biat ve istiğfar ettiği vakit biz kendilerinden geri kalmıştık. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bizim işimizi, Allah bu hususta bu şekilde hükmedinceye kadar ertelemişti. İşte bu tehir nedeniyle Allah’u Teala: “Haklarında hüküm geciken üç kişinin tevbelerini de kabul etti.” buyurdu. Yoksa ayette bahsi geçen tehir, bizim gazveden geri bırakıldığımız anlamında değildir. Bilakis bu tehir yalnızca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’ın bizi geri bırakması ve tevbemizi ona yemin ve özür beyan edip de özürleri kabul edilenlerden sonraya bırakması anlamındadır.” Hadis-i Şerifin diğer bir rivayetinde şu değişikliğe yer verilmiştir:

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) Tebuk gazvesine perşembe günü çıkmıştı ve perşembe günü çıkmayı da severdi.” Diğer bir rivayet: “Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) yolculuktan ancak gündüzün kuşluk vakti dönerdi. Döndüğünde de ilk önce mescide girer orada iki rekat namaz kılar sonra orada otururdu.”

Devamını okumak için tıklayınız….

Mevzu.Blog

Mevzu.Blog

Dijital dünyada ses getiren ve her kesimden okuyucunun ilgisini çeken benzersiz içeriklerle dolu bir viral dergi platformudur. Amacımız, hem bilgilendirici hem de eğlenceli içerikler sunarak okuyucularımıza değer katmaktır.
Keep in touch with our news & offers

Subscribe to Our Newsletter

Comments

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir