Make your inbox happier!

Subscribe to Our Newsletter

GÜNAHLARA TÖVBE ETMEK

Murare b. er-Rabi el-Amri ve Hilal b. Ümeyye el-Vakifi. Ka'b (Ra) şöyle devam etti: "Bana Bedir gazvesinde yer almış iki örnek, salih kişiden bahsettiler. Bunları bana söyleyince ben de (düşüncemden) vazgeçtim. Rasulullah (sav) gazveden geri kalanlar arasında bizim bu üçümüz ile konuşmayı yasakladı. Halk da bizden uzak durdular. - Yahut tutumlarını değiştirdiler-  Öyleki bana yurdum …

Murare b. er-Rabi el-Amri ve Hilal b. Ümeyye el-Vakifi. Ka’b (Ra) şöyle devam etti:

“Bana Bedir gazvesinde yer almış iki örnek, salih kişiden bahsettiler. Bunları bana söyleyince ben de (düşüncemden) vazgeçtim. Rasulullah (sav) gazveden geri kalanlar arasında bizim bu üçümüz ile konuşmayı yasakladı. Halk da bizden uzak durdular. – Yahut tutumlarını değiştirdiler-  Öyleki bana yurdum garip gelmeye başladı. Bu topraklar benim tanıdığım topraklar değildi adeta. Bu hal üzere tam elli gece bekledik. Benimle beraber geri kalan iki arkadaşıma gelince onlar gizlendiler ve evlerine çekilip günlerini ağlayarak geçirmeye çalıştılar. Bense daha genç ve daha görkemli idim. Bu nedenle evimden çıkar, müslümanlarla beraber cemaatle namazımı kılar ve sokaklarda dolaşırdım. Fakat benimle kimse konuşmazdı.

Namazdan sonra Rasulullah (sav)’in meclisine uğrar selam verirdim. Kendi kendime: “Acaba Selamıma mukabele için dudaklarını kımıldattı mı? Yoksa kımıldatmadı mı?” diye sorardım. Sonra O’na yakın bir yerde namaza durur (bana karşı tavırlarını) gizlice hep onu gözetirdim. Ben namazıma yöneldiğimde bana bakar, gözümü ona çevirdiğimde benden yüz çevirirdi. Nihayet müslümanların cefakar tutumları iyice uzayınca bir gün yola koyuldum ve insanlar içerisinden en çok sevdiğim amcam oğlu Ebu Katade’nin bahçe duvarını aşarak (içeri girdim ve) kendisine selam verdim. Vallahi selamımı almadı ve ben kendisine:

Ey Ebu Katade Allah aşkına söyle, benim Allah (Celle celalühu) ve Rasulu (sav)’nu sevdiğimi biliyormusun?” diye sordum. Sustu, cevap vermedi. Sorumu bir kez daha tekrarladım ve kendisini yeniden Allah (Celle celaluhu) aşkına saldım. Yine sustu. Sorumu (üçüncü kez) yine tekrarladım ve O’nu Allah (Celle celaluhu) aşkıyla cevap vermeye çağırdım:

“Allah ve Rasulu bilir” diye cevap verdi. Bunun üzerine gözlerim (yaşlarla) dolup taştı. Geri dönüp duvarı aştım.

Bedir savaşı

Zahireci Mektubu ve Yanıtım

Günün birinde Medine çarşısında dolaşıyordum ki bir de ne göreyim: Medine’ye zahire satmak için gelmiş Şam çiftçilerinden biri:

“Bana Ka’b b. Malik’i kim gösterecek?” diye sesleniyordu. İnsanlarda beni göstermeye başladılar. Zahireci yanıma geldi ve Gassan melikinden gelen bir mektubu bana uzattı. Ben okur yazardım. Mektupta şunlar yazıyordu:

“Imdi bize ulaştığı kadarıyla sahibin sana çok eziyet etmiş. Oysa Allah (Celle celaluhu) seni tahkir edilecek ve haksızlığa uğrayacak bir konumda yaratmamıştır. Bize iltica et de sana ikramda bulunalım.” Mektubu okuyunca: “Bu da başka bir bela” dedim ve tuttuğum gibi ateşe attım ve yaktım. Bu şekilde elli günün kırkı geride kalmış ve kanaatimce vahiy gecikmişti. Derken bir gün Rasulullah (sav)’ın elçisinin bana gelmekte olduğunu gördüm. Elçi:

Rasulullah’ın Elçisinin Verdiği Talimatlar

“Allah (Celle celaluhu)’ın Rasulu (sav) sana hanımından ayrı durmanı emrediyor” dedi. Ben:

“O’nu boşayacakmıyım, ne yapacağım?” “Hayır boşama, ondan uzak dur ve kendisine yaklaşma” dedi.

İki arkadaşıma da aynı haberi göndermişti. Bunun üzerine hanımıma:

“Allah ve Rasulu bu işte bir karar verinceye dek ailene var ve onların yanında kal” dedim. Hilal b. Ümeyye’nin hanımı Rasulullah (Sav)’a gelerek:

“Ya Rasulullah! Hilal b. Ümeyye gücü ve kuvveti tükenmiş bir ihtiyardır. Ayrıca hizmetçiside yoktur. O’na hizmet etsem yadırgarmısınız?” diye sormuş, Rasulullah (sav): “Hayır,” buyurmuş. Fakat ona yaklaşmasın.”

“Vallahi onda hiçbir şeye karşı hareket kalmamış. Ve vallahi bu olay başına geldiği günden beri ağlıyor.” Bu olaydan sonra bazı yakınlarım bana:

“Sende hanımın hakkında Rasulullah (sav)’dan izin istesen! Zira Hilal b. Ümeyye’nin hanımına ona hizmet etmesi için izin vermiş” dediler. Ben:

“Hayır! O konuda Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’dan izin istemem. Nereden bileyim izin istediğimde Rasulullah (sav) bana ne diyecek. Çünkü ben genç bir adamım.” dedim ve böylece on gece daha bekledim.

Ashaba bizimle konuşmayı yasaklayalı tam elli gece olmuştu. Sonra ellinci gecenin sabahında sabah namazını evlerimizden birinin damında kılmıştım. Allah Teala’nın hakkımızda beyan buyurduğu minval üzere canım sıkılmış ve yeryüzü genişliğine rağmen bana dar gelmeye başlamış bir vaziyette oturuyordum ki Sel dağı üzerinden “Ey Ka’b b. Malik müjde!..” diye alabildiğine bağıran birinin sesini işittim. Derhal secdeye kapandım ve anladımki bir genişlik gelmiştir.

Devamını okumak için tıklayınız….

Mevzu.Blog

Mevzu.Blog

Dijital dünyada ses getiren ve her kesimden okuyucunun ilgisini çeken benzersiz içeriklerle dolu bir viral dergi platformudur. Amacımız, hem bilgilendirici hem de eğlenceli içerikler sunarak okuyucularımıza değer katmaktır.
Keep in touch with our news & offers

Subscribe to Our Newsletter

Comments

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir