21. Sabahleyin uyanınca birbirlerine seslendiler ve 22. "Haydi ürünleri toplamaya gidelim" diyerek hazırlandılar. 23. Aceleyle yola çıktılar ve kendi aralarında, 24. "Aman hiçbir yoksul kimse görmeden, erkenden ürünümüzü toplayalım" diye fısıldaştılar. *Ayetlerde bildirilen Bahçe sahipleri, muhtaç olanlar görmesinler diye erkenden kalkmış ve ürünlerini toplamayı düşünmüşlerdi. 25. Yoksullara yardım edecek kadar varlıklı oldukları halde, böyle konuşa konuşa …
2. KALEM Suresi (68) 21-44. Ayet

21. Sabahleyin uyanınca birbirlerine seslendiler ve
22. “Haydi ürünleri toplamaya gidelim” diyerek hazırlandılar.
23. Aceleyle yola çıktılar ve kendi aralarında,
24. “Aman hiçbir yoksul kimse görmeden, erkenden ürünümüzü toplayalım” diye fısıldaştılar.
*Ayetlerde bildirilen Bahçe sahipleri, muhtaç olanlar görmesinler diye erkenden kalkmış ve ürünlerini toplamayı düşünmüşlerdi.
25. Yoksullara yardım edecek kadar varlıklı oldukları halde, böyle konuşa konuşa ve kendilerinden emin olarak bahçeye ulaştılar.
26. Bahçenin perişan durumunu görünce de “Herhalde biz bahçemizi şaşırdık ve yanlış bahçeye gelmişiz” diyerek çevreyi incelemeye başladılar.
27. Yanlış olmadığını anlayınca da, “Galiba biz cezalandırıldık ve ürünümüzden mahrum bırakıldık” diyerek pişmanlıklarını belirttiler.
28. İçlerinden en makul olanları: “Ben size Rabbimizi tespih etmemiz / anmamız ve verdiği nimetlerine de teşekkür etmemiz gerekir dememiş miydim” diye söylenince,
29. Diğerleri de yapmış oldukları hatalarını anlayıp, “Rabbimiz! Sen yüceler yücesisin ve bizler de zalimlerden/nan- körlerden olmuşuz” diyerek,
30. Pişmanlıklarını belirtmeye ve birbirlerini suçlamaya başladılar.
31. Sonra da “Yazıklar olsun bize! Meğerse biz çok şımarmışız ve kibirlenmişiz.
32. İnşallah Rabbimiz bu bahçemizi daha hayırlısı ile değiştirir. Ve artık biz de hatamızı anladık ve Rabbimize tek Allah olarak O’na iman etmemiz gerektiğini böylece öğrenmiş olduk” diye itirafta bulundular.
33. İşte doğru yoldan sapmış /dalalette olanlara azap böyle takdir edilmektedir. Ancak ahiret azabı çok daha büyüktür /şiddetlidir. İnsanlar keşke bilseler ve hataya yönelmeseler!
34. Çünkü takva sahibi olanlara ödül olarak Rablerinden ürünleri bol/Naiym bahçeleri /cennetleri vardır.
35. Biz hiç Müslüman olanları / Allah’a gerçekten teslim olanları ve buyruklarına uyanları, Allah’ı öncelemeyip araya bir kişiyi /eşyayı veya herhangi bir başka hedefi koyan / şirk koşucu inkârcı suçlularla /mücrimlerle bir tutar mıyız?
*İlk ayette önerilen Takva sahibi oluş, Kur’an’da bildirilen ana kuralları uygulama çabasında olmak yanında, bunları uygulayamama korkusu içinde olmak demektir.
*Naiym cennetleri, farklı nimetlerle donatılmış cennetlerden olup diğer cennetler de Adn, Meva ve Firdevs cennetleridir.
36. Allah’ın tekliğini reddedip şirk de koşan ve her girişimde O’nun rızasını düşünmeyen inkârcılara yeri gelince şöyle seslen: “Siz neye göre karar veriyor ve Allah’a şirk koşup duruyorsunuz?”,
37. “Yoksa sizi bu düşünce ve davranışa yönlendiren okuyup ders aldığınız bir kitabınız var da, bu tutarsız kurallarınızı ondan mı öğreniyorsunuz?”
38. “Ve onda “Her ne isterseniz, o mutlaka sizin olacak diye mi yazıyor?
39. Yoksa isteğinize göre verdiğiniz bu tutarsız kurallarınvazgeçilmezliğine ve kıyamete kadar sürmesi gerektiğine dair Bizlerden bir bilgi mi aldınız?”
*Görüldüğü gibi Kalem-37, En’am-93, Enbiya-45 ve Maide-50 ile 52 nci ayetlerle Kur’an an dışı başka kitap yasaklanmış olmaktadır. Zaten Al-i İmran-103 ncü ayette Allah, tutunacağımız tek ip olarak Kur’an’ı bırakmış olduğunu vurgulamaktadır.
40. Ve onlara şunu da sor “Bu davranışınızın size zarar vermeyeceğini içinizden kim garanti edebilir?”.
41. Yoksa onların Allah’ın kitabından başka kitabı olup onlara bu kitabı bildiren dostları mı var? Şayet varsa, getirsinler dostlarını ve inandıkları kitaplarını da görelim, eğer doğru sözlü iseler?
42. Her şeyin açığa çıkıp kaçmak isteyecekleri hesap günü /mahşer günü, onların yalanları açığa çıkarılacak ve tek Allah’a secde etme/O’na teslim olma gerçeğini görecekler. Ancak o saatten sonra, bu ve bunun gibi birçok gerçeği anlamalarının, suçluluklarını örtmeye artık bir yararı olmayacak ve belirlenen karşılıkları verilecektir.
43. Böylece de öğrenecekleri gerçekler karşısında hatalarını anlayacaklar ve gözleri yere eğilmiş, aşağılanmış, bin pişman, perişan bir halde olacaklardır. Halbuki onlar yaşıyorken / dünyada iken elçilerimiz tarafından defalarca tek Allah’a secdeye /O’na teslim olmaya /sadece O’na iman ve ibad etmeye davet edilmişlerdi.
44. Ya Muhammed! Böylesine bir hadisi /Kur’an’ı yalanlayacak /reddedecek ve kendi uydurdukları sözlere /hadislere uyacak olanları Bana bırak/Beni onlarla baş başa bırak. Onlara Sen herhangi bir karşılık vermeye kalkma. Çünkü Biz onları ummadıkları /bilemeyecekleri yerden yavaş yavaş azaba uğratacağız. (44.Fezerniy ve men yukezzibu bihazel ha- diysi, senestedricuhum minhaysü la ya’lemun.)
Kur’an’ın Allah’ın sözü olarak tek hadis/söz olduğu ayrıca Yusuf-111, Mürselad-50, Nisa-87, Casiye-6, A’raf-185 ve Necm-59 ncu ayetlerde de vurgulanmaktadır. Dikkat edilirse Kur’an’ ‘ın Hadis olduğu, 2 nci iniş sırasındaki bu Kalem suresinde vurgulanmış ve bir nevi insanlar yanlış yapmamak üzere ikaz edilmiştir. Dolayısıyla da Hz. Muhammed’ ten rivayet edilip derlenen ve Kütubu Sitte ismi ile yayınlanan 6 bin kadar söz veya öykünün mutlaka Kur’an’ın süzgecinden geçirilmesi ve “Hadis” ismi yerine “Hz. Muhammed’e atfedilen söz olarak tanımlanması şarttır.
Devamını okumak için tıklayınız…