İnsanlara sorumluluklarını hatırlatan bu ilahi mesaj, kıyamet sahnelerini ve adaletin tecellisini gözler önüne sererek uyarıcı bir yol gösterici niteliği taşır.
8. A’LA (87)

(Ulu, Yüce)
- Ey insan! Yüce Rabbinin ismini tesbih et / O’nu hep an.
- Çünkü O, her şeyi yarattı ve bir düzene koydu.
- Her şeyin miktarını, biçimini belirledi / kaderlendirdi; hedeflerini ve doğru yolu belirleyip bildirdi.
- Yeşillikler oluşturdu.
- Sonra da o yeşillikleri kurutup çerçöpe çevirdi.
Bu ayetlere göre, bütün yaratılanlar ancak içgüdü şeklinde belirlenen hedeflerine uygun olarak yaşarlar ve bu hedeflerinden sapmayarak da bir nevi Allah’ı tesbih edip dururlar. Bütün yaratılmışlar içinde sadece insan nesli, göreceği derslere göre ölçülendirilmiş (kaderlendirilmiş) sabit ilahî kaderinin yanında, kendi iradesiyle karar vererek dinamik kaderini oluşturma yetkisine sahiptir. Bu da insanı değerli kılmış ve dünya dahil mevcut gezegenler insanın görevli melek eğitimi projesi için yaratılmıştır. Ancak bizler henüz eğitim sürecinin dünya dışındaki durumunu bilmiyoruz. Allah’ın yaratmada kullandığı ölçülendirme; matematik ve geometri başta olmak üzere genetik, fizik, kimya ve güzel sanatlar ilimleridir.
- Ey Muhammed! Biz sana Kur’an’ı öğreteceğiz / okutacağız ve asla unutmayacaksın.
- Allah’ın uygun bulacağı açık olanı da, gizli olanı da öğreneceksin.
- Zor olanı da sana iyice kolaylaştıracağız.
Bu ayette Hz. Muhammed’in asla unutmayacağı özel bir hafızaya sahip olduğu belirtilmektedir. Hz. Muhammed’in okuma-yazma bildiği de A’râf 157 ve Furkan 5. ayetlerde belirtilmiştir.
- Sen Kur’an’ı / zikri bıkmadan tebliğ et; çünkü mutlaka faydalanacak olacaktır.
- Örneğin, Allah’a gönülden iman eden kimse Kur’an’dan anlayıp düşünüp öğüt alacak ve doğru yola yönelecektir.
Ayetlerde, iyi niyetli olmak şartıyla herkesin Kur’an’dan mutlaka fayda sağlayacağı; iman edenlerin de doğru yola yöneleceği vurgulanmıştır. Bu vurguyla paralel olarak Müddessir 50 ve Cuma 5. ayetlerde Kur’an’dan korkup yaklaşmayana ve anlamadan okuyarak taşıyana “eşek” benzetmesi yapılmıştır.
- İçi fesat dolu ve haddini bilmeyen / kibirlenen ise tebliğ ettiğin Kur’an’ı ve mesajlarını reddedecektir.
- Sonunda da en büyük ateşe / azaba girecektir.
- Bu ateşin içinde ne tam ölecek, ne de tam dirilecektir; ölüp ölüp dirilecektir.
Diğer ayetlerde (Nebe 23, En’âm 128, Hûd 107 ve Mâide 37) Cehennem’de devirlerce kalınacağı bildirildiğine göre, acaba Cehennem bir nevi ıslah yeri ve ıslah olununcaya kadar kalınacak bir yer midir? Tabii gerçeği Allah bilir.
- Buna karşılık, diğer vahiy kitapları ve Kur’an ile bildirilen ve “din” denilen muhkem kurallara uyup şirke sapmayan,
- Ve Rabbinin adını anarak yardımlaşma / salât faaliyetlerine katılan kimse mutlu olacaktır.
- Ancak siz insanlar, Allah’ın rızası yerine dünya hayatını tercih ediyorsunuz.
- Halbuki Allah’ın rızasıyla elde edilecek olan ahiret hayatı daha hayırlı ve kalıcıdır.
- Gerçek şu ki, bu anlatılanlar yüce ve değerli bütün sayfalarda vardı.
- Daha önce İbrahim ve Musa’ya gönderilen kitaplarda ve sahifelerde de.
Hz. Muhammed ile ilgili şu konuşma rivayet edilmiştir: Ebû Zerr, Hz. Muhammed’e “Ey Allah’ın Resulü! Yüce Allah kaç kitap indirdi?” diye sorunca Hz. Muhammed şöyle cevap vermiştir: “Yüz dört. Elli sahife Şît’e, otuz sahife İdris’e, on sahife İbrahim’e ve on sahife de Tevrat’tan önce Musa’ya indirdi. Sonra da Tevrat’ı, Zebur’u, İncil’i ve Furkan’ı (Kur’an’ı) indirdi.”