Make your inbox happier!

Subscribe to Our Newsletter

1. ‘Alak Suresi (96) 3-4. Ayet

3. Oku ve bil ki O Rabbin en büyük ikram sahibi/cömert olandır. 4. Ki O (Rabbin), kalemin yazdıklarıyla öğretmiş ve öğretendir. *"Oku" emrinin, insanın yaratılmasının açıklanmasından sonra bu ayette ikinci defa verilmiş olması, dünya öğrencisi olan Ruh'un hafızasındaki "Kainat Kitabı" yanında diğer ikinci kitap olarak, Din demek olan "Muhkem kuralları" içeren Kur'an olduğunu düşünüyorum. Bu …

3. Oku ve bil ki O Rabbin en büyük ikram sahibi/cömert olandır.

4. Ki O (Rabbin), kalemin yazdıklarıyla öğretmiş ve öğretendir.

*”Oku” emrinin, insanın yaratılmasının açıklanmasından sonra bu ayette ikinci defa verilmiş olması, dünya öğrencisi olan Ruh’un hafızasındaki “Kainat Kitabı” yanında diğer ikinci kitap olarak, Din demek olan “Muhkem kuralları” içeren Kur’an olduğunu düşünüyorum. Bu görüşümü Kalem-2-3 ve Rahman-1-2-3 пси ayetlere dayandırıyorum.

*”Ki “Kur’an” kelimesi “Okuma, Okunan” anlamındadır. İkinci kitabın Kur’an olduğunu ve bunun da Allah ile yapılan anlaşmada öğrenci Ruh’un hafızasına bizzat Allah tarafından yüklenmiş olduğunu, 87. sıradaki Bakara suresinden sonra indirilen 97. Sırada yer alan Rahman-2 nci ayetinden anlıyoruz. İbrahim-52 nci ayette vurgulandığı gibi, böylece öncelik ilim yapmaya ve bilim adamına verilmekte, ondan sonra Kur’an okuyarak İman’a ulaşılması önerilmiş olmaktadır. Böylece ilk kitap olan Kainat kitabını, yani yaratılan madde kitabını okuyarak hem Allah’ın farkındalığına bu yol ile ulaşmayı, hem de sorgulayıcı akla ulaşmayı hedeflemekte, manevi kitap olarak da Kur’an’ı anlayarak okumak ile de yaşam kuralları bütünü halindeki dini öğrenmeyi sağlayacaktır. Nasıl Kainat kitabını okumak kişiye eleştirel ve sorgulayıcı bir akıl, bu aklı kullanma ve özgür karar vermeyi sağlayacaksa, Kur’an’ı da anlayarak okuma “Allah’ın tekliğı ilk amaç yanında, Dünya eğitiminde başarı için faydalı olacak muhkem kurallara göre yaşamak üzere güçlü bir iradeye ulaşmayı” sağlayacaktır. Güçlü bir iradede oluş ise nefislerle mücadelede, tek din ve tek İslâm düşüncesine ulaşmada kolaylaştırıcı bir etki yapacaktır. Böylece kişi, bilgi temelli fikir sahibi olacak, bilgisiz, fakat yine fikir sahibi olmaktan kurtulacaktır. Zaten Al-i İmran-18 nci ayette ilim adamına öncelik verilmiş ve “Adalet üzere olan bilim adamı” denilerek Meleklerden sonraya konmuştur. Kur’an’ın zahiri ve Batını şeklinde iki farklı özellikte olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi yoktur. Bu ayırımın, Kur’an’ı meslek edinen ve kendi tekellerine almış olanlar tarafından uydurulmuş olduğu anlaşılmaktadır. Einstein da bu konuya şu sözleri dikkat çekmiştir; “Evrenin yapısını, bilimsel ve akılcı bir şekilde anlamak, insana en derin iman duygusunu verir” ve “Bilimsel arayış, bilimcileri bir çeşit özel bir dinî inanışa yöneltir.” Ancak maalesef sonrasında ilim sadece din ilmi ismi altında, dinî bilgilere sınırlandırılmış ve bu yönelme, İslâm ümmetini doğa biliminden ve Kur’an’ın istediğinden uzaklaştırmıştır. Çünkü Kur’an, bu asırdan sonra yavaş yavaş insanlardan uzaklaştırılmış ve bir meslek kitabı olarak sadece “Din Adamları”nın anlayışına ve anlatımlarına sınırlandırılmıştır. Daha önceleri Hahamların ve Papazların Tevrat ve İncil’i birer meslek kitabı olarak sahiplenip din adamı sınıfı oluşturmaları gibi, Hz. Muhammed’e iman eden toplumda da 800’lü yıllardan başlamak üzere aynı uygulama başlatılmıştır. Halbuki Euren kitabı, onu çok yönlü araştıracak meslekler kitabı iken, Kur’an ve bunu okuyarak imanlılığa varmak, bir meslek gerektirmez, Ancak Müddessir-6 ve Fatır-32 ncı ayetlerde belirtildiği gibi ücretsiz uyarıcılar, Kur’an anlatıcıları gerektirir. Böylece de dinde gereksiz ayrıntılara yönelinmeye, şekilsel ve sayısal ibad etme /Allah’a kulluğu ifade etme yöntemleri ön plana alınmaya ve gelenekleri dinselleştirmeye başlanmış, türemeye başlayan ilmihallerle de dinî uygulamalar, Kur’an dışı ayrıntılara ve şekilselliklere boğulmuştur. Bu da insanların, koşulsuz sevgi olan Allah’a sevgi duyulması yerine, Allah’tan korkmalarına ve günah korkusu içinde, “Anlayamam ve yanlış da okursam günah işlerim” endişesi ile Kur’an dan iyice uzaklaşmalarına neden olmuştur.

*”Beşer olarak bizler, okumak ve öğrenip düşünmektense, bunu başkalarına devredip onların söylediklerini ve bizim yerimize düşünmelerini tercih ederiz. Bize söyledikleri doğru ise ne ala, yanlış ise, doğacak bir olumsuzluğun suçunu onlara yikar ve üzerimizden atarız. Kur’an’dan uzaklaşmanın ve din adamı sınıfının türemesinin temel nedeni budur.

Kaynak: Allah’ın tek dini İslam’a son davet Kur’an, Prof. Dr. Gazi ÖZDEMİR, Şira Yayınları, 8. baskı, Mayıs 2021

Devamını okumak için tıklayınız…

Mevzu.Blog

Mevzu.Blog

Dijital dünyada ses getiren ve her kesimden okuyucunun ilgisini çeken benzersiz içeriklerle dolu bir viral dergi platformudur. Amacımız, hem bilgilendirici hem de eğlenceli içerikler sunarak okuyucularımıza değer katmaktır.
Keep in touch with our news & offers

Subscribe to Our Newsletter

Comments

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir